Devlet Bahçeli: HDP’yi legal görmek Anayasa Mahkemesi üzerinde baskı kurmaktır
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Lideri Devlet Bahçeli, gündemin en değerli gündem unsurlarından biri olan Kürt sorunu ve HDP’nin meşruiyeti bahislerine ait yazılı bir açıklama yayınladı.
“HDP’Yİ YASAL GÖRMEK AYM ÜZERİNDE BASKI KURMAKTIR”
Bahçeli, HDP’nin legal görülmesinin Anayasa Mahkeme’sinin kapatma davası sürecinde baskı altına alınması anlamaına geleceğini söylemiş oldu.
Bahçeli, “zaman içindema itibariyle epey manidar olan bir periyotta HDP’yi yasal görmek, meşruiyet çemberine almaya heveslenmek Anayasa Mahkemesi üzerinde fiili baskı kurmak manasına gelecektir.” sözlerine yer verdi.
Bahçeli’nin açıklamaları şöyle;
“Osmanlı İmparatorluğu’nun son periyotlarını de kapsayacak biçimde geride kalan 1,5 asrın perdesi aralandığında, sömürgeci güçler tarafınca evvel sorun tarif ve tanımının yapıldığı, akabinde ihanet, istila ve işgal projelerinin devreye alındığı bariz olarak görülecektir. Her seferinde yapay problemlere tahlil tekliflerinin dayatılması, ya devletimizin ya da insan ve toprak varlığımızın acıklı ve kanlı çözülmesiyle sonuçlanmıştır.
Bu meyanda zillet çarkı daima dönmüş, hıyanet mesaisi devamlı surette işlerlik ve fonksiyonellik kazanarak bugünlere kadar gelmiştir. Kelamda Kürt sorunu emperyalistlerin hiç taviz vermediği, işbirlikçilerinin hiç vazgeçmediği bir istismar, bir inkar, bir ihanet düzeneği olarak kullanılmıştır. Herkesi uyarıyorum, kökeni, mezhebi, lisanı ve yöresi ne olursa olsun, Türkiye’de tek bir insanımız bile sorun değildir yahut siparişi Türkiye düşmanları eliyle verilen yığma bir sorunun modülü görülemeyecektir.
Kelamda Kürt meselesinden bahsetmek, öbür bir sözle Kürt kökenli kardeşlerimi sorun olarak işaretlemek, hatta fişlemek demektir. Bunun ismi da vatana ve millete ihanettir. Cumhuriyet Halk Partisi’yle İP’in birebir anda HDP’yi yasal organ görüp kelamda Kürt sorunu üzerinden PKK’ya zeytin kolu uzatmaları terörizmin değirmenine su taşıyan bedhahlıktır. Kalbinde vatan sevgisi olup da HDP’nin PKK demek olduğunu bilmeyen, görmeyen, idrak etmeyen yoktur. HDP’yi legal görmek, meşruiyet kavramına vurulmuş paslı zincirdir. CHP Genel Lideri tarihi bir yanlışın ortasındadır.
İP idaresi terörizmin pençesinde güç ve iktidar devşirmenin izindedir. Karşımızdaki tablonun makul ve münasip tek bir yanı bile asla gösterilemeyecektir. Anlaşılan odur ki, HDP, zillet ittifakının başka ortaklarını kapı kulu, siyasi kukla, kürek mahkumu haline çevirmiştir.
Oy için, iktidar için, koltuk için, makam için Türkiye düşmanlarının bayatlamış projelerine tutunanları, bununla da kalmayıp kuvveden fiile geçenleri Türk milleti affetmeyecektir. Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin kapatılmasını temel alan davayı görüştüğü sırada, CHP Genel Başkanı’nın sivri çıkışı akılları bulandırmış, kuşkuları arttırmıştır.
CHP ile Anayasa Mahkemesi içinde kirli bir temas sınırı kurulup kurulmadığı, HDP’nin aklanması niyetiyle kripto iletilerin karşılıklı gidip gelmediği her insanın merak konusu haline gelmiştir. vakit içindema itibariyle hayli manidar olan bir periyotta HDP’yi legal görmek, meşruiyet çemberine almaya heveslenmek Anayasa Mahkemesi üzerinde fiili baskı kurmak manasına gelecektir.
CHP Genel Başkanı’nın kulağına ne fısıldanmışsa, önüne koyulan ödev listesi neleri ihtiva ediyorsa aynısıyla tatbik ve söylem edilmektedir. Birleşmiş Milletler 76.Genel Kurulu’nun yapıldığı bir tarih aralığında, Cumhurbaşkanımızın isabetli ve global vicdanın dikkatini çeken konuşmasının yapıldığı esnada, CHP Genel Başkanı’nın gündem ve inanç kirliliğini tetiklemesi, buna İP’in heyecanla iştirak etmesi yalnızca küstahlık değil, hem de müptezelliktir.
CHP bölücülüğün ve terörizmin siyaset ayağı olmaya HDP’den daha fazlaca yatkın ve meyyaldir. Kılıçdaroğlu’nun kahraman gazilerimizle buluşmasında onların gözünün içine nasıl baktığı, yüreğinin sızlayıp sızlamadığı ayrıyeten tartışılması gereken bir muammadır.
Bu şahsa kalpak giyip poz vermek değil; sarı, kırmızı, yeşil poşu takıp ittifak ortaklarıyla kucaklaşması daha epey yakışacak, en azından daha gerçekçi bir fotoğraf vermiş olacaktır. Kelamda Kürt problemini söz eden kim var ise PKK’nın yanında hizaya girmiş, bölücülüğün ağzıyla konuşmuş sayılacaktır.
Terörist Demirtaş’tan selamsız Babacan’a, serok Ahmet’ten satılmış kalemlere varıncaya kadar Kürt kardeşlerimizi sorun olarak nazarann ve gösteren güruhun ne vatan sevgisi ne de millet mensubiyeti kalmıştır. Kılıçdaroğlu’nun “bu ülkeye barışı dostlarımızla getireceğiz” demesi, adeta Türkiye’de savaş varmış üzere ima ve ihsasta bulunması derin bir yarılma, vahim bir kırılma halidir.
Dostlar kimdir, barış ne demektir? Düşmanı dost goren bir anlayışın vatanı karanlığa, milleti uçuruma çekmesi kaçınılmaz bir hayat ve siyaset gerçeğidir. Bir öteki tabirinde “KHK kapsamında bakılırsavden alınan herkesi bakılırsavlerine iade edeceğim” açıklaması 15 Temmuz’un siyasi desteğini, FETÖ’ye duyduğu saklı sevdayı deşifre etmekle kalmamış, Pensilvanya’lı caniyle kurduğu dirsek temasını da gözler önüne sermiştir.
Bu ülkede bir sorun var ise o da terördür ve ona takviye veren siyasi mihraklardır. CHP idaresi yüz kızartıcı bir biçimdedir. Türkiye’nin ulusal varlığını, ulusal bekasını, ulusal kimliğini zedelemek, dahası zehirlemek için kuyruğa giren alçakların oyuncağı, siyaset uşağıdır.
Yanındaki yöresindeki öbür partilerle ulusal utanç haline gelen CHP’nin PKK’nın dümen suyuna, FETÖ’nün çekim alanına girmesi rezaletin daniskasıdır. Kelamda Kürt sıkıntısının tahlil adresi olarak siyaset ve TBMM’nin gösterilmesi ise millet iradesini hain bölücülere lekeletme iştahı ve iştiyakıdır. Buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır.
CHP ve İP’in medya üzerinden HDP ile pazarlığı ağırlaştırmaları, PKK’ya şirinlik ve sevimlilik gösterme eforları bölücü odaklara cüret aşılamış, hakikaten “yarın ne yapacaksınız?” sorusuna yanıt aranmaya başlanmıştır. Kılıçdaroğlu’nun gayesi ve yapmak istediği etnik temelde bölünmedir, terörle gayrete kast etmektir, global bir senaryo çerçevesinde kelamda Kürdistan’ın kuruluş temellerine harç karmaktır.
Terörle gayret fedakârca ve kahramanca devam ederken, 350 milyar doları direkt, 1 trilyon doları dolaylı olmak üzere ağır bir maliyete aziz milletimiz katlanmışken, bebek katillerini legal görmek, bunlarla görüşme, konuşma, muahede koşullarını tesis etmeyi hedeflemek zulümdür, zillettir, Türkiye husumetidir. 1984 yılından bu tarafa onbinlerce şehidimizin kanı dökülmüştür.
Paklar can konutundan vurulmuştur. Çocuklar yetim, gelinler dul, analar babalar yüreklerindeki acıyla kalmışlardır. Terör örgütünün darbe üstüne darbe yediği bir periyotta HDP’yi yasal ilan etmek PKK’ya el uzatmak, kol kanat germek, uğraş kararlılığını tartışmaya açmaktır. Zillete düşenler ne yapsa, neyi söylese boştur, bölücü terörün kökü kazınmalı, tekrar doğrulmamak üzere beli kırılmalıdır.
Terörle uğraşın adresi de vatanımızın her köşesi, mücavir topraklarda tehdit saçan her kaynaktır. Zillet ittifakının lisana getirdiğinin bilakis siyasette konuşmakla vakit kaybedilmeden; dağda, ovada, kentte hainlerin başı ezilerek devletin kararı kişiselyetiyle ve milletimizin haysiyetli duruşuyla teröristlere ezici karşılık verilmelidir.
HDP, yabancıların ve Kandil çetesinin esaret tasmasıyla kelamda siyaset yaparken, CHP’nin de bu tasmaya özenmesi ve talip olması sahiden ulusal bir felakettir. Kılıçdaroğlu, HDP’nin girdabında boğulacaktır. CHP idaresi PKK’nın ve FETÖ’nün tuzağında kaybolacaktır. İP teslimiyetçi ve HDP’yi Kürt siyasi hareketi bakılırsan siyasi pespayeliğinin bedelini millet nezdinde ödeyecektir. Türk milleti, bölücülüğü ve kalabalıklaşan siyasi bölücüleri tarihin çöp sepetine fırlatıp; mukadderatına, mukaddesatına ve bin yıllık kardeşlik hukukuna hamasetle sahip çıkacaktır.
Kardeşliğimizin ve ulusal varlığımızın ortasına etnik fitne sokmaya ve bu temelde bir ayrışma süreci başlatmaya çalışanlar eninde sonunda pişman olacaklardır. Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’ye fazlaca ağır bir faturası olacak terör ittifakını ne kıymetine olursun durdurmaya azimli, kararlı ve hazırdır. Herkes vakit epey geç olmadan aklını başına toplamalı, Türkiye’nin geleceği ve yazgısı üzerinde ölümcül bir kumar oynamaktan vazgeçme basiretini gösterebilmelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi, hangi etnik kökenden gelirse gelsin Türk milletine ortaklaşa beden veren bütün vatandaşlarımızı büyük Türk milleti ailesinin ayrılmaz bir modülü olarak bütünüyle kucaklayan bir siyasi anlayışın temsilcisidir. Bin yıldır birlikte yaşadığımız, ortak kardeşlik hukuku ve akrabalık bağları geliştirdiğimiz Kürt kökenli kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit haklara sahip onurlu bireyleridir.
PKK’yla dayanışma ortasında etnik bölücülük hevesi peşinde koşanlara Kürt kardeşlerimiz göz yummayacaktır. CHP artık HDP’dir, HDP aslına bakarsan PKK’dır, nihayetinde İP ile CHP de PKK’nın mandası altına girmiştir. Temel sakatlık etnik bölücülük problemini Kürt kökenli vatandaşlarımızın tamamını ilgilendiren ve kapsayan bir sorun olarak takdim edilmesi ve ayrıştırıcı bir tabanda tahlil arayışlarına girilmesidir.
Türk milleti bu kokuşmuşluğa müsaade vermeyecektir. Bölücü terörün taleplerini tüm Kürt kökenli vatandaşlarımıza yaygınlaştırmaya çalışmak, PKK’nın bunların tümünün sözcüsü ve temsilcisi olduğu manasına gelecektir. bu biçimde bir yaklaşım Kürt vatandaşlarımızın epeyce büyük çoğunluğuna yapılacak bir hakaret olacak, buna da herkestilk evvel Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi karşı çıkacaktır.
Emperyalizmin vaatlerle kiraladığı zillet ittifakı tarih önünde, millet önünde, ecdat önünde, şehit ve gazilerimizin huzurunda kesinlikle hesap verecektir. Demokratik hesap günü ise uzak değildir.”
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Lideri Devlet Bahçeli, gündemin en değerli gündem unsurlarından biri olan Kürt sorunu ve HDP’nin meşruiyeti bahislerine ait yazılı bir açıklama yayınladı.
“HDP’Yİ YASAL GÖRMEK AYM ÜZERİNDE BASKI KURMAKTIR”
Bahçeli, HDP’nin legal görülmesinin Anayasa Mahkeme’sinin kapatma davası sürecinde baskı altına alınması anlamaına geleceğini söylemiş oldu.
Bahçeli, “zaman içindema itibariyle epey manidar olan bir periyotta HDP’yi yasal görmek, meşruiyet çemberine almaya heveslenmek Anayasa Mahkemesi üzerinde fiili baskı kurmak manasına gelecektir.” sözlerine yer verdi.
Bahçeli’nin açıklamaları şöyle;
“Osmanlı İmparatorluğu’nun son periyotlarını de kapsayacak biçimde geride kalan 1,5 asrın perdesi aralandığında, sömürgeci güçler tarafınca evvel sorun tarif ve tanımının yapıldığı, akabinde ihanet, istila ve işgal projelerinin devreye alındığı bariz olarak görülecektir. Her seferinde yapay problemlere tahlil tekliflerinin dayatılması, ya devletimizin ya da insan ve toprak varlığımızın acıklı ve kanlı çözülmesiyle sonuçlanmıştır.
Bu meyanda zillet çarkı daima dönmüş, hıyanet mesaisi devamlı surette işlerlik ve fonksiyonellik kazanarak bugünlere kadar gelmiştir. Kelamda Kürt sorunu emperyalistlerin hiç taviz vermediği, işbirlikçilerinin hiç vazgeçmediği bir istismar, bir inkar, bir ihanet düzeneği olarak kullanılmıştır. Herkesi uyarıyorum, kökeni, mezhebi, lisanı ve yöresi ne olursa olsun, Türkiye’de tek bir insanımız bile sorun değildir yahut siparişi Türkiye düşmanları eliyle verilen yığma bir sorunun modülü görülemeyecektir.
Kelamda Kürt meselesinden bahsetmek, öbür bir sözle Kürt kökenli kardeşlerimi sorun olarak işaretlemek, hatta fişlemek demektir. Bunun ismi da vatana ve millete ihanettir. Cumhuriyet Halk Partisi’yle İP’in birebir anda HDP’yi yasal organ görüp kelamda Kürt sorunu üzerinden PKK’ya zeytin kolu uzatmaları terörizmin değirmenine su taşıyan bedhahlıktır. Kalbinde vatan sevgisi olup da HDP’nin PKK demek olduğunu bilmeyen, görmeyen, idrak etmeyen yoktur. HDP’yi legal görmek, meşruiyet kavramına vurulmuş paslı zincirdir. CHP Genel Lideri tarihi bir yanlışın ortasındadır.
İP idaresi terörizmin pençesinde güç ve iktidar devşirmenin izindedir. Karşımızdaki tablonun makul ve münasip tek bir yanı bile asla gösterilemeyecektir. Anlaşılan odur ki, HDP, zillet ittifakının başka ortaklarını kapı kulu, siyasi kukla, kürek mahkumu haline çevirmiştir.
Oy için, iktidar için, koltuk için, makam için Türkiye düşmanlarının bayatlamış projelerine tutunanları, bununla da kalmayıp kuvveden fiile geçenleri Türk milleti affetmeyecektir. Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin kapatılmasını temel alan davayı görüştüğü sırada, CHP Genel Başkanı’nın sivri çıkışı akılları bulandırmış, kuşkuları arttırmıştır.
CHP ile Anayasa Mahkemesi içinde kirli bir temas sınırı kurulup kurulmadığı, HDP’nin aklanması niyetiyle kripto iletilerin karşılıklı gidip gelmediği her insanın merak konusu haline gelmiştir. vakit içindema itibariyle hayli manidar olan bir periyotta HDP’yi legal görmek, meşruiyet çemberine almaya heveslenmek Anayasa Mahkemesi üzerinde fiili baskı kurmak manasına gelecektir.
CHP Genel Başkanı’nın kulağına ne fısıldanmışsa, önüne koyulan ödev listesi neleri ihtiva ediyorsa aynısıyla tatbik ve söylem edilmektedir. Birleşmiş Milletler 76.Genel Kurulu’nun yapıldığı bir tarih aralığında, Cumhurbaşkanımızın isabetli ve global vicdanın dikkatini çeken konuşmasının yapıldığı esnada, CHP Genel Başkanı’nın gündem ve inanç kirliliğini tetiklemesi, buna İP’in heyecanla iştirak etmesi yalnızca küstahlık değil, hem de müptezelliktir.
CHP bölücülüğün ve terörizmin siyaset ayağı olmaya HDP’den daha fazlaca yatkın ve meyyaldir. Kılıçdaroğlu’nun kahraman gazilerimizle buluşmasında onların gözünün içine nasıl baktığı, yüreğinin sızlayıp sızlamadığı ayrıyeten tartışılması gereken bir muammadır.
Bu şahsa kalpak giyip poz vermek değil; sarı, kırmızı, yeşil poşu takıp ittifak ortaklarıyla kucaklaşması daha epey yakışacak, en azından daha gerçekçi bir fotoğraf vermiş olacaktır. Kelamda Kürt problemini söz eden kim var ise PKK’nın yanında hizaya girmiş, bölücülüğün ağzıyla konuşmuş sayılacaktır.
Terörist Demirtaş’tan selamsız Babacan’a, serok Ahmet’ten satılmış kalemlere varıncaya kadar Kürt kardeşlerimizi sorun olarak nazarann ve gösteren güruhun ne vatan sevgisi ne de millet mensubiyeti kalmıştır. Kılıçdaroğlu’nun “bu ülkeye barışı dostlarımızla getireceğiz” demesi, adeta Türkiye’de savaş varmış üzere ima ve ihsasta bulunması derin bir yarılma, vahim bir kırılma halidir.
Dostlar kimdir, barış ne demektir? Düşmanı dost goren bir anlayışın vatanı karanlığa, milleti uçuruma çekmesi kaçınılmaz bir hayat ve siyaset gerçeğidir. Bir öteki tabirinde “KHK kapsamında bakılırsavden alınan herkesi bakılırsavlerine iade edeceğim” açıklaması 15 Temmuz’un siyasi desteğini, FETÖ’ye duyduğu saklı sevdayı deşifre etmekle kalmamış, Pensilvanya’lı caniyle kurduğu dirsek temasını da gözler önüne sermiştir.
Bu ülkede bir sorun var ise o da terördür ve ona takviye veren siyasi mihraklardır. CHP idaresi yüz kızartıcı bir biçimdedir. Türkiye’nin ulusal varlığını, ulusal bekasını, ulusal kimliğini zedelemek, dahası zehirlemek için kuyruğa giren alçakların oyuncağı, siyaset uşağıdır.
Yanındaki yöresindeki öbür partilerle ulusal utanç haline gelen CHP’nin PKK’nın dümen suyuna, FETÖ’nün çekim alanına girmesi rezaletin daniskasıdır. Kelamda Kürt sıkıntısının tahlil adresi olarak siyaset ve TBMM’nin gösterilmesi ise millet iradesini hain bölücülere lekeletme iştahı ve iştiyakıdır. Buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır.
CHP ve İP’in medya üzerinden HDP ile pazarlığı ağırlaştırmaları, PKK’ya şirinlik ve sevimlilik gösterme eforları bölücü odaklara cüret aşılamış, hakikaten “yarın ne yapacaksınız?” sorusuna yanıt aranmaya başlanmıştır. Kılıçdaroğlu’nun gayesi ve yapmak istediği etnik temelde bölünmedir, terörle gayrete kast etmektir, global bir senaryo çerçevesinde kelamda Kürdistan’ın kuruluş temellerine harç karmaktır.
Terörle gayret fedakârca ve kahramanca devam ederken, 350 milyar doları direkt, 1 trilyon doları dolaylı olmak üzere ağır bir maliyete aziz milletimiz katlanmışken, bebek katillerini legal görmek, bunlarla görüşme, konuşma, muahede koşullarını tesis etmeyi hedeflemek zulümdür, zillettir, Türkiye husumetidir. 1984 yılından bu tarafa onbinlerce şehidimizin kanı dökülmüştür.
Paklar can konutundan vurulmuştur. Çocuklar yetim, gelinler dul, analar babalar yüreklerindeki acıyla kalmışlardır. Terör örgütünün darbe üstüne darbe yediği bir periyotta HDP’yi yasal ilan etmek PKK’ya el uzatmak, kol kanat germek, uğraş kararlılığını tartışmaya açmaktır. Zillete düşenler ne yapsa, neyi söylese boştur, bölücü terörün kökü kazınmalı, tekrar doğrulmamak üzere beli kırılmalıdır.
Terörle uğraşın adresi de vatanımızın her köşesi, mücavir topraklarda tehdit saçan her kaynaktır. Zillet ittifakının lisana getirdiğinin bilakis siyasette konuşmakla vakit kaybedilmeden; dağda, ovada, kentte hainlerin başı ezilerek devletin kararı kişiselyetiyle ve milletimizin haysiyetli duruşuyla teröristlere ezici karşılık verilmelidir.
HDP, yabancıların ve Kandil çetesinin esaret tasmasıyla kelamda siyaset yaparken, CHP’nin de bu tasmaya özenmesi ve talip olması sahiden ulusal bir felakettir. Kılıçdaroğlu, HDP’nin girdabında boğulacaktır. CHP idaresi PKK’nın ve FETÖ’nün tuzağında kaybolacaktır. İP teslimiyetçi ve HDP’yi Kürt siyasi hareketi bakılırsan siyasi pespayeliğinin bedelini millet nezdinde ödeyecektir. Türk milleti, bölücülüğü ve kalabalıklaşan siyasi bölücüleri tarihin çöp sepetine fırlatıp; mukadderatına, mukaddesatına ve bin yıllık kardeşlik hukukuna hamasetle sahip çıkacaktır.
Kardeşliğimizin ve ulusal varlığımızın ortasına etnik fitne sokmaya ve bu temelde bir ayrışma süreci başlatmaya çalışanlar eninde sonunda pişman olacaklardır. Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’ye fazlaca ağır bir faturası olacak terör ittifakını ne kıymetine olursun durdurmaya azimli, kararlı ve hazırdır. Herkes vakit epey geç olmadan aklını başına toplamalı, Türkiye’nin geleceği ve yazgısı üzerinde ölümcül bir kumar oynamaktan vazgeçme basiretini gösterebilmelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi, hangi etnik kökenden gelirse gelsin Türk milletine ortaklaşa beden veren bütün vatandaşlarımızı büyük Türk milleti ailesinin ayrılmaz bir modülü olarak bütünüyle kucaklayan bir siyasi anlayışın temsilcisidir. Bin yıldır birlikte yaşadığımız, ortak kardeşlik hukuku ve akrabalık bağları geliştirdiğimiz Kürt kökenli kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit haklara sahip onurlu bireyleridir.
PKK’yla dayanışma ortasında etnik bölücülük hevesi peşinde koşanlara Kürt kardeşlerimiz göz yummayacaktır. CHP artık HDP’dir, HDP aslına bakarsan PKK’dır, nihayetinde İP ile CHP de PKK’nın mandası altına girmiştir. Temel sakatlık etnik bölücülük problemini Kürt kökenli vatandaşlarımızın tamamını ilgilendiren ve kapsayan bir sorun olarak takdim edilmesi ve ayrıştırıcı bir tabanda tahlil arayışlarına girilmesidir.
Türk milleti bu kokuşmuşluğa müsaade vermeyecektir. Bölücü terörün taleplerini tüm Kürt kökenli vatandaşlarımıza yaygınlaştırmaya çalışmak, PKK’nın bunların tümünün sözcüsü ve temsilcisi olduğu manasına gelecektir. bu biçimde bir yaklaşım Kürt vatandaşlarımızın epeyce büyük çoğunluğuna yapılacak bir hakaret olacak, buna da herkestilk evvel Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi karşı çıkacaktır.
Emperyalizmin vaatlerle kiraladığı zillet ittifakı tarih önünde, millet önünde, ecdat önünde, şehit ve gazilerimizin huzurunda kesinlikle hesap verecektir. Demokratik hesap günü ise uzak değildir.”