Her kağıdın iki yüzü vardır
Mehmet Genç hocayı 1988 yılında üçüncü sınıf dersleri olan Metodoloji ve Osmanlı İktisat Tarihi derslerinde tanımıştım. Derslerde devam kontrolü için genellikle arka yüzü kullanılmış olan bir kağıt kullanırdı. Bize bir kağıdın iki yüzü olduğunu ve israfın uygun olmadığını öğretti. Anlaşılması zor hususları bir hikaye ile anlatırdı. Marjinal fayda kavramını açıklamak üzere anlattığı fıkra benim favorim oldu: Çölde susuzluktan yanmış, ancak bol miktarda altını olan bir adamın, oradan geçen ve suyu bol, altını olmayan adamla giriştiği pazarlıkta ilk bardağa on altın, ikincisine beş, üçüncüsüne ancak bir altın vermesi, marjinal faydanın şartlara göre nasıl belirlendiğini anlatıyordu.
Mehmet Genç hocayı 1988 yılında üçüncü sınıf dersleri olan Metodoloji ve Osmanlı İktisat Tarihi derslerinde tanımıştım. Derslerde devam kontrolü için genellikle arka yüzü kullanılmış olan bir kağıt kullanırdı. Bize bir kağıdın iki yüzü olduğunu ve israfın uygun olmadığını öğretti. Anlaşılması zor hususları bir hikaye ile anlatırdı. Marjinal fayda kavramını açıklamak üzere anlattığı fıkra benim favorim oldu: Çölde susuzluktan yanmış, ancak bol miktarda altını olan bir adamın, oradan geçen ve suyu bol, altını olmayan adamla giriştiği pazarlıkta ilk bardağa on altın, ikincisine beş, üçüncüsüne ancak bir altın vermesi, marjinal faydanın şartlara göre nasıl belirlendiğini anlatıyordu.